|Ana Sayfa|  www.fencebilim.com  

Bilim - Eğitim - Teknoloji - Buluş - Fizik - Kimya - Biyoloji - İcat - Sanat

 

Özel Yetenekli Çocuklarda “Etiketlenme” Sorunu ve Doğru/Yanlış Yaklaşımlar - Hidayet TERECİ - Şubat 2009   PDF indir

Ülkemizde uzun yıllar kullanılan “üstün yetenekli” kavramı yerine doğru bir yön olarak “özel yetenekli” ifadesi kullanılmaktadır. Yine de birçok eğitimci, akademisyen veya aile “üstün zekalı veya  yetenekli” ifadesini telaffuz etmektedir. Bu bir etiketleme örneğidir ve olumsuzluklara yol açabilmektedir. Literatürde geçen “gift” kelimesi hediye, armağan, yetenek, kabiliyet, istidat, Allah vergisi anlamlarına gelmektedir. Bu çocuklar için yeni bir kavram da geliştirilebilir.


Okullarda öğrencilerin özel ihtiyaçları olduğunda etiketleme yoluna gidilmektedir. Etiketlemede acele edilmesi öğrenci hakkında gerekli bilgileri toplamamızı engelleyecektir. Örneğin çok sinirli bir davranış gösteren öğrenciyi akranları arasında hemen “agresif” diye etiketlemek pedagojik formasyon açısından hiç doğru değildir. Bunun yerine “Bu öğrenciyi sinirlendiren şeyler neler? Ciddi bir sıkıntısı, derdi mi var?” gibi sorular sorarak bilgi toplanmaya başlanılmalıdır.


 

 

Belki öğrencinin birçok haklılık nedeni ortaya çıkacaktır. Toplumumuz genelde çabucak etiketleme kolay yolunu tercih etmektedir.  Üzerine etiket yapışan çocuk gerçekte böyle birisi olmasa da kendine biçilen rolü zamanla kabul edebilir. Öğretmen odası veya kurul toplantılarında yaptığımız etiketleme tınıları kulağımı çınlattı.  Etiketlemeyi öğrencinin kendisi de yapabilir.  “40 kez ne söylersen o olurmuş.” atasözü gibi öğrenci kendi kendine “başarısızım, İngilizceden anlamam, fizik dersini yapamıyorum, benden adam olmaz” gibi sözlerini tekrar ede ede içselleşir. Başarabileceği halde başaramaz.

Bir öğrenci sınıfta özel yetenek/zekası sebebiyle öğretmen veya öğrenciler tarafında övülebilir. Fakat bazı öğrenciler için bu durum çok sinir bozucu bir durum haline gelebilir. Kıskançlık krizine kapılan diğer öğrenciler fırsat bulduklarında bu öğrencilere olumsuz söz ve davranışlar gösterebilir. Doğru ve yanlışı yeterince ayırma yaşında olmayan özel yetenekli çocuklar şişirilen benlikleri sebebiyle akranlarını küçük görmeye, hava atmaya hatta aşağılama yoluna gidebilir. EGO ile yüklenen birey elbette akranları tarafından yavaş yavaş dışlanacaktır.

“Özel zekâlı ve yetenekli olarak tanımlanmanın çocuktan başarı beklentisini yükseltmesi, özel yeteneklilik etiketlemesi ve akranlarca dışlanma ve duyguları ve düşüncelerinin bulundukları sosyal gruplar içerisinde anlaşılamaması gibi nedenlerle benlik saygılarının olumsuz etkilendiği de birçok araştırma bulgularında ortaya çıkmaktadır (Buescher, 1991).” “Normal öğrenciler arasında sürekli yüksek başarı gösteren üstün yetenekli öğrenciler, oldukça yüksek akademik benlik algısı geliştirirler. Ancak kendileri gibi üstün olanlar arasında her zaman üstün başarı sergileyemedikleri için benlik kavramları olumsuz yönde etkilenebilir (Coleman ve Fults, 1982).” “Bazen etiketlemeler pozitif davranışlar için de kullanılmaktadır. “Zeki”, “dâhi” ya da “yetenekli” gibi pozitif görünen etiketlemelerde ise çocuk bazen üzerinde çok fazla baskı hisseder. Çünkü artık çocuğa bir statü verilmiştir ve o bu statüyü korumak için ya da ona ulaşmak için aşırı çaba sarf eder. Bazen bu baskılar beklenmedik olumsuz bir tepkiyle de sonuçlanabilir. Çocuk etiketlenmiş olduğunun aksine davranabilir ve etiketlenmiş olduğu statüyü elde etmek için çabalamayı durdurabilir. Olumsuz davranış sergileyen bir çocuğa “Bu davranışın doğru değil” denilmeli. Başarısından dolayı ödül almış bir çocuğa da “Çok zekisin” ya da “Çok yeteneklisin” yerine ona sarılıp onu kutlamalı (Dağlar, 2013).

Aileler çocuklarını özel yetenek potansiyeline sahip bireyler olarak görmelidirler. Çocukları zaman içinde özel yetenekli olup olmadığını yaptığı veya ortaya koyduğu çalışmalarla ispatlayacaktır. Bir çocuk özel yetenek potansiyeline sahip olabilir; fakat zaman içerisinde değişik sebeplerden dolayı (aile, çevre, okul, sağlık vb.) potansiyelini yeterince kullanmayıp beklenen becerileri gösteremeyebilir.   Herhangi bir köyde yaşayan çiftçi veya çoban, özel yetenek potansiyeline sahip olabilir; fakat ne kendisi, ne başkası farkında değildir. Bu bireyin yeteneğini ortaya çıkartacak şartlar oluşmadığı için potansiyeli parlamadan sönüp gidecektir. Yaşıtlarına göre zekâ seviyesi ileride olan bir çocuk, ileri yıllarda zekâ seviyesi yaşıtları ile aynı seviyelerde olabilir. Epigenetik gelişim çok önemlidir. Örneğin Einstein 20 yaşından sonra alanında çok büyük performans göstermiştir. Bizlerde özel yetenekli çoğu kez imkânsız şeyler beklenmektedir. Bu durum bazı öğrencileri ruhsal bunalıma sokmaktadır. Çocuğunuz ne kadar yetenekli olursa olsun çalışmadan, kendini geliştirmeden özel yeteneğini ortaya koyamaz. Öncelikle özel yetenek alanını doğru tespit etme ve yeteneği doğrultusunda öğretim yapılması gereklidir. Bu yüzden özel yetenekli bireyler yetenek alanında yılmadan, sebat ederek, çalışarak ve profesyonellerden destek alarak kendini geliştirmelidir. Bilemeyeceğimiz sayıda keşfedilememiş özel yetenekli insanlar, dünyaya gelmiş ve gitmişlerdir.

Çocuklarımıza özel yetenekli etiketi yapıştırılmasında aceleye gerek yoktur. Süreç içerisinde yaptığı çalışmalar, kazandığı başarılar ve gösterdikleri yüksek performans kendisini ispatlamaya yetecektir. Ailelerin erkenden övünç kaynağı olması için çocukları heba etmeyelim. “Dereyi görmeden paçaları sıvamak” deyimini hatırlayalım. Unutmayalım ki ülkemizde uygulanan zekâ testlerinin geçerlilik ve güvenirliği sorgulanmaktadır. Zeka sabit veya durağan bir özellik değildir. Çocuğunuzun öğretim ortamı, sağlık, beslenme, aile, çevre vb. sebeplerden dolayı zekâ seviyesinde azalmalar olabilir. Zaten asıl amaç, potansiyelli öğrencilerin destek ve bireyselleştirilmiş öğretim programları ile yeteneklerini geliştirmektir. Sorunlarına önceden çözüm bulmak ve danışmanlık yapmaktır. Yetenek alanında ihtiyaçlarını karşılamaktır. Araştırmalarda “Özel zekâlı öğrencilerin arkadaşlarınca kıskanılma nedeniyle dışlanma, akranlarınca anlaşılamama ya da farklı algılama biçimleri nedeniyle onlarla iletişim kuramayarak akranlarından kopmaya bağlı sosyal etkiler olduğu ifade edilmektedir (Gross, 1993; Moon vd., 2004; Öpengin ve Sak, 2012).”.

Genellikle özel yetenekli denildiğinde bilim adamları akla geliyor. Birçok sporcu, müzisyen, ressam özel yeteneklidir. Örneğin Naim SÜLEYMANOĞLU bedensel/kinestetik zekâ alanında, Fazıl Say veya İdil BİRET müziksel/ritmik zekâ alanında özel yetenek olduklarını ispatlamıştır. Gerçekte Usein Bolt sporda değil sporun alt bir alanı olan atletizmde özel yeteneklidir. Ve unutulmamalıdır ki bu özel yetenekliler dünya çapında başarı kazandıkları halde çalışmalarını yoğun şekilde devam ettirmekte ve kendilerini alanlarında yenilemektedir.   

Bireylerin yeteneklerini belirlemek için çeşitli tanılamalardan geçirilebilir. Tanılama yöntemleri ile ilgili birçok tartışma vardır. Hatta farklı iki zeka testinden bir öğrenci barajı geçerken diğer teste takılabilmektedir. Zeka testleri ve gerekliliği uzmanlar tarafından tartışılmaktadır. 1-2 saat gibi kısa bir sürede bir çok değişkene göre (moral, özgüven, sağlık, uygulayıcının yaklaşımı, kaygı vb.) değişebilecek zeka puanları ne kadar doğru olabilir? Barajın 1 puan altında kalan çocuklar özel zekalı değil midir? İlk yıl barajı geçemeyen ikinci veya üçüncü yıl geçebilen öğrencilerin olduğu bilinmektedir. Zeka testi yerine yetenek alanına göre programlar mı açılmalıdır? Bilim ve Sanat Merkezine aday öğrencileri sınıf öğretmenleri seçmesi, bu seçme konusunda sınıf öğretmenlerinin başarısının literatürde %50 gibi bir oranla ifade edilmesi bu konuda bilinçlenmemiz gerektiğini ispatlamamaktadır.

Özel zekâlı ve yetenekli çocuklar kendi bilişsel seviyelerindeki bireyler arasında kendilerini iyi hissetmektedirler. Ancak normal eğitim ortamlarında özellikle üstün zekâlı olarak etiketlenmenin getirdiği yetişkinlerin yüksek başarı beklentileri ve akranların dışlaması ve üstün yetenekli çocukların gelişimsel alanlarındaki farklı gelişim hızına bağlı, çevrenin yaşlarının üzerinde beklentileri çocuğun psiko-sosyal yaşamını olumsuz etkilemekte ve düşük benlik saygısına yol açabilmektedir. (Colangelo ve Colangelo, 2003; Delisle, 1991; Roedell, 1984; Steawart, 1986).”

Etiketlemeden önce bu öğrencilere bizler neler yapabiliriz ve yaptık diye sormak gerekiyor. Etiketlenmiş birçok çocuk bu damgadan kurtulmak için mücadele eder ama çoğu kez bu durumdan kurtulamaz. Gerekli danışmanlık veya rehberlik desteğini alamadığı zaman istemeye istemeye kabullenir. Her çocuk akranları arasında eşit muamele görmek ister. Başarılı öğrencilerin sürekli övülmesi, ayrıcalık tanınması veya şımartılması yanlıştır. Özel yetenekli veya zekalı öğrencilerin akademik başarısı düşük olabilir. Derse ilgisiz, afacan veya farklı olarak bir köşeye itilebilirler. Anlama ve kavramaları üst düzey olduğu içim ortalama öğretim onları sıkabilir. Konuları önceden bildiği için derse ilgisizmiş gibi görülebilirler. Her ne olursa olsun her öğrenci kendini değerli hissetmek ister. Kesinlikle öğrencilerin benlik algılarına zarar verecek söz ve tutumlardan uzak durulmalıdır.

Özel yetenekli çocuklar bir ülkenin en değerleri kaynaklarından biridir. Sadece belirli alanlarda değil tüm alanlarda özel yetenekli bireyleri doğru yöntem/programlar ile belirlenmelidir. Öğretimlerinde yeteneklerini uygun planlamalar yapılmalıdır. Bu çocukların yeteneklerini en iyi şekilde geliştirmek için özel eğitim-öğretim modeli hazırlanmalıdır.  Bu çocuklar yabancı ülkelere gitmiş olsalar da vatanına her zaman faydalı olma bilincinde olmalıdır. Bunun için öğretimin her aşamasında değerler eğitimi verilmeli ve her öğretmen bu bilinçte olmalıdır. Ve unutulmamalıdır ki binlerce farklı alanlarda özel yetenekli öğrenci keşfedilmemekte ve ülke için büyük kayıplar yaşanmaktadır.

Ne yapmalı/Ne yapmamalı!
Öncelikle aileler, öğretmenler ve akademisyenler

- Çocuklara “üstün yeteneklisin” cümlesini asla kullanmayalım/kullandırmayalım.
- Çocukları sahip oldukları yeteneklerinden dolayı hava atma aracı olarak kullanmayalım.
- Her soruyu bilen veya sorunu çözen birisi gibi davranmayalım.
- Sınıf içinde “Sen bu soruyu nasıl bilemezsin veya yapamazsın.” gibi formasyona tamamen zıt ifadeler kullanmayalım.
- Sınıf veya toplum içinde özelliklerinden dolayı aşırı yüceltmeyelim.
- Her çocuğun kendine has bir yeteneğinin olduğunu vurgulayalım.
- Asıl önemli olanın yeteneği kullanmak, çalışmak, pes etmemek ve yetenek alanında gayret göstermek olduğunu zaman zaman vurgulayalım.     
- Zeka veya yeteneğin sabit olmadığı gelişme veya körelmenin olabileceği örneklerle anlatılalım.
- Tarihteki meşhur özel yetenekli insanların çok çalışma ve denemeler sonucunca üstün başarılar kazandığını gösterelim.
- Özel yetenekli olup bu yetenekleri kötü amaçlarla kullanarak insanlığı mahveden kişilerden örnekler verilelim. Önemli olanın yetenekleri birey veya toplum yararına kullanılması gerektiği ifade edilmelidir.

- Siyah veya beyaz hacker olmayı tercih etmek durumunda her zaman beyaz hacker olmaları gerektiği akılcı örneklerle öğrencilere içselleştirmelidir. Siyah hacker olmanın kötü sonuçlarının neler olabileceği tartışalım.
- Bilginin sonsuz bilmenin çok sınırlı olduğunu sürekli hatırlatalım.
- Hiçbir insanın mükemmel olmadığını, mükemmel görünmenin anlamsız olduğunu anlatalım.
- Çalışmadıkça, gayret etmedikçe istedikleri kadar özel yetenek olsunlar büyük başarılar kazanamayacakları anlatılmalıdır.
- Öğrencilere değerler eğitimi verelim.
- Her zaman yerli olmaları, ileride ülkeleri için büyük projeler gerçekleştirmeleri hedef olarak verelim.

Kaynaklar:

- Buescher, T. M. (1991). Gifted adolescents. N. Colangelo ve G. A. Davis (Editörler),
Handbook of gifted education (382-401). Boston: Allyn & Bacon.
- Coleman, J. M. ve Fults, B. A. (1982). Self concept and the gifted clasroom: the role of

social comparisons. Gifted Child Quaterly, 26, 116-120.
- Reyhan DAĞLAR, Ocak 2013.
- Gross, M. U. M. (1993). Exceptionally gifted children. Routledge, London.
- Moon, S. M., Kelly, K. R., & Feldhusen, J. F. (2004). Social/ emotional issues, underachievement, and counseling of gifted and talented students.
- Öpengin, E., & Sak, U. (2012). Effects of Gifted Label on Gifted Students’ Perceptions Turkish Journal of Giftedness and Education, 2(1), 37- 59.
- Colangelo, Z. ve Colangelo, N. (2003). Counseling with the gifted and talented students. N. Colangelo ve G. A. Davis, (Editörler). Handbook of gifted education. 3. Baskı (113-125), Boston: Allyn and Bacon.
- Delisle, J. R. (1991). Emotional needs, encouragement, and counseling. Roeper review, 13, 17-29.
- Roedell, W. (1984). Vulnerabilities of highly gifted children. Roeper Review, 6 (3), 127-130.
- Steawart, J. C. (1986). Counseling parents of exceptional children. London: Charles E. Merrill Publishing Company.

   
   
  Bir söz: Ortaya atılan yeni fikirlerde bir ilginçlik, saçmalık yoksa bu fikirde umut yok demektir. Einstein 
   Kategoriler
   Makaleler  
  Etkinlik Örnekleri
  İnternet Siteleri   
   Videolar 
   Örnek Haberler 
   İyi Bir Öğretmen