icat ve keşifler
  |Ana Sayfa|   www.fencebilim.com                        
  'DNA Modelinin İcadı'
 

DNA'nın yapısının icadı yüzyılın biyoloji alanında devrim sayılabilecek icatlarından bir tanesidir. Bu buluş Cambridge Üniversitesi genç Amerikalı araştırmacı 26 yasındaki James Dewey Watson tarafından gerçekleştirildi. Watson ve 37 yasındaki arkadaşı İngiliz Kimyacı Francis H. C. Crick'in biyologlarca deoksiribo nükleik asit ya da DNA olarak bilinen olağanüstü bileşiğin yapısını ortaya çıkarmak için çaba harcıyorlardır.
 

 

 
 

 

 
 
1867'de keşfinden beri DNA'nın her canlının her hücre çekirdeğindeki uzun aşırı ince iplikler seklinde bulunduğu görüldü. DNA'nın vücudumuzun her hücre merkezinde 2 metre sarılmış uzunluktadır.  DNA altı yapı taşından ibarettir. .

DNA'nın kendini çoğaltma yeteneği olayları bölünme ve korunması seklindeki hayati olayları kontrol eder. Hücrenin çoğalma ve bölünme özelliği canlı yaratıkları cansız maddeden ayıran temel etkenlerden biridir. Ve bu nedenle DNA yasamın temeli sayılmaktadır. Watson ve Cirick'e göre DNA'nın çalışma prensibi bu bileşiğin yapısı yoluyla en iyi biçimde anlaşılabilecekti. Yıllarca süren ümitsiz çabalardan sonra iki arkadaş 1953 ilkbaharında her biri farklı biçimdeki 6 temel DNA yapı taşından birini gösteren el büyüklüğünde saç parçaları kestiler. Daha sonra kimyasal bağların yerine geçen hareketli ek yerleri kullanmak suretiyle parçalar çeşitli şekillerde yapıştırıldı. Aylarca süren çabaları sonuç vermeyince iki arkadaş vazgeçmeye karar verdiler.

Bir gece yarısı Watson helisel bir merdiven rüyası gördü. Ertesi sabah Crick'e rüyasını anlattı. 3 gün ve gece sürekli çalışmadan sonra iki bilim adamı 1920'lerde sanat dünyasını altüst eden kübist heykellerden birine benzeyen tuhaf bir model yaptılar bu günümüzdeki çift helisin ilk modeliydi. Yapılan bulusun devrim niteliğindeki sonuçları iki bilim adamını 1962'de Nobel ödülünü kazandırdığında DNA'nın 3 harfi dünyanın taninmiş kısaltmalarından biri olmak üzereydi...

Kaynak: Wikipedia
 

Bir söz: “Olmak ya da olmamak bütün mesele bu.” William Shakespeare